1 Ekim 2021 Cuma

Walter Benjamin olsa…



 

Akademide, felsefede ve benzeri araştırma konularında (Sosyal medya paylaşımlarında da bazen rastlıyorum) bazılarına göre eğer okuduğumuz kitaplardan ve yazarlardan ne kadar çok alıntı yapıp yazdığımız metne giydirirsek, metin o kadar anlamlı içerikli olur. Bazen bir sayfalık bir metne Hegel’i, Kafka’yı ve Dostoyevski’yi sığdıranlar oluyor. Yok öyle bir şey, Walter Benjamin olsa o üç yazarı bir sayfalık "Pasaj" larına yediremez.

 

Bir de yazılan bir metinde ünlü felsefeci ve yazarların adı ne kadar çok geçerse metin daha iyi olur algısı da yanlış ve abartılıdır. Sürekli kitaplardan referans almak metni her zaman iyi metin yapmaz. Bir yazan için riskli metinlerdir bu türden metinler. İdol alıntılarına boğdurulmuş bir metin özgün olmaktan uzaklaşır. Yazanın kendi özgünlüğü kaybolur.

Eğer yazmakta olduğunuz metinde özgün bir hikaye yoksa, idol alıntıları altında ezim ezim ezilirsiniz ki, bu da bir yazarın kendini boşa çıkarması anlamına gelir. Akademik metinlerin fazla ilgi görmemesinin başlıca nedenlerinden birinin de bu olduğunu düşünüyorum.

 

Unutmamamız gereken şey şu olmalıdır, bütün özgün eserler başkalarından alıntılı metinler değil, yazarların kendi özgün düşüncelerinden ortaya çıkmış metinlerdir. Elias Canettı bir yazar özgünse yazardır der, değilse “yazan” olur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Herkes Dünyayı kendi bakışında taşır…

  Bir Sufi mankıbesinde okumuştum Dervişin biri günün belli saatlerinde şehrin hemen girişinde Dut ağacının gölgesinde dinlenirmiş. Şehrin g...